Kadın Olmak
Kadın olmak….doğmadan önce pembe kıyafetlerle başlar kadın olmanın yolculuğu. Oturmasını kalkmasını bilmelisin, terbiyeli olmalısın, ev işlerine yardımcı olmalısın, yemek yapmayı da öğrenmelisin, evini de temizleyebilmelisin, sinirli ve yıkıcı olmamalı, yapıcı olmalısın, saygılı olup alttan almalısın, ha bu arada akademik olarak da başarılı olmalısın la devam eder. Büyüdükçe yeni roller eklenir kadının rol repertuarına. Örneğin iyi bir eş olmak, iyi bir anne olmak, iyi bir gelin olmak, kocayı, çocuğu, evi ihmal etmemek, tutumlu olup para biriktirebilmek, bakımlı ve ilgili olup kocanın gözünü dışarıya baktırmamak, bir de mesleğin de de iyi olmak şeklinde -meli -malı cümlelerle devam eder.
Herkes, her zaman olması gereken güzel şeyler bekler kadından. Ona verilmiş olan her rolün üstesinden gelmesini bekler. Problem şu: Bu roller kadına ailesi, toplum ve akrabalar tarafından verilmiştir, kadına çok fazla seçim hakkı tanınmamıştır ve üstelik verilen her rolde başarılı olması beklenir. Oysa çevremizde ki herkesi mutlu edecek kadar iyi performanslar sergileyemeyiz. Kadının da duyguları, hayalleri, planları, istekleri ve umutları vardır. Günlük koşuşturması içinde pek çoğunu unutsa da sadece kendisi için yapmak istediği ya da yapmak istemediği şeyler vardır. Yorgunum der, mutsuzum der, kendime zaman ayıramıyorum der, der de genelde kendisi duyar sesini, duyulsa bile etkili çözümler bulunamaz. Rollerinin arasında sıkışır kalır. Erteler kadın kendini….Zaten annesinden de bunu görmüştür.
Bir süre sonra mutsuzluğu, isteksizliği, huzursuzluğu artmaya başlar, daha sinirli olur ya da içine kapanır. Eskisi gibi bakımlı olamaz, canı istemez. Yemek, temizlik, sosyal ilişkiler, cinsel ilişki, çocukla ilgilenmek, iş yerinde işleri zamanında yetiştirmek her şey birbirine girer. Daha sık hastalanır, daha alıngandır, daha az güler.
Birçok kadın kendisi için yapılmış tercihlerin sonucunda yaşamını mutsuz ve doyumsuz geçirmenin hüznünü yaşıyor. Ama her geçen gün başka birçok kadın da kendini daha iyi tanıyarak, ne isteyip ne istemediğine kendisi karar vererek, kendisine saygısını koruyarak, kendisini daha sağlıklı nasıl ifade edeceğinin yollarını araştırıp öğrenerek, çatışma ve problem çözme becerileri edinerek kendisine ve başkalarına ve de hayata daha pozitif bakabiliyor. Sahip olduğu pek çok rolü yapabildiği en iyi şekilde, yük olarak algılamadan, hatta keyifle üstesinden gelebiliyor.
Sevgili kadınlar, daha mutlu, huzurlu ve doyumlu bir hayat için önce kendimizi tanıyalım. Ne istediğimize ya da ne istemediğimize karar verelim. İletişim becerimizi geliştirelim ki kendimizi daha iyi ifade edebilelim. Problem çözme yöntemlerini hayatımıza uygulamaya başlayalım, bu sayede soruna odaklanıp kalmadan çözüme dikkatimizi verebilelim. Kendimizde en çok sevdiğimiz yönlerimizi daha çok ortaya çıkaralım ki kendimizi daha çok sevelim. Gerektiğinde “hayır” diyebilelim kendimize olan saygımızı koruyabilmek için. Her gün mutlaka kendimize zaman ayıralım kendimize değerli olduğumuzu hissettirelim. Sık sık yardıma ihtiyacı olanlara yardım edelim başka insanların da değerli olduğunu kendimize hatırlatmak için. Hayata pozitif bakmayı öğrenelim. Kendimizi ne kadar net ifade edebilirsek kararlarımızın arkasında o kadar güçlü durabiliriz.
Özetle kendimizi daha iyi tanıyarak, öz saygımız ve özgüvenimizi koruyarak, hayata pozitif bakma kararlılığımızla kadın olma yolculuğuna daha mutlu, daha huzurlu ve doyumlu devam edebiliriz.
Özlem Sanan Şenbay
Uzman Psikolog